‘Gücü basitliğinde’: Sirke temizlikte ne kadar etkili?

“`html

Sirke: Doğal Temizliğin Gücü ve Kullanım İpuçları

Sirke, hem insanlar hem de çevre için birçok fayda sunan etkili bir temizlik maddesidir. Ancak, doğru kullanımı için bazı detaylara dikkat etmek önemlidir.

Geçtiğimiz aylarda Berlin’deki yeni evimde, kirli tuvaletimi temizlemek için iki yemek kaşığı sirke konsantresi kullandım. Yarım saat bekledikten sonra, fırçayla işlemi tamamladığımda, kireç tortularının tamamen temizlendiğini gördüm.

O zamandan beri, kireçli yüzeyleri temizlemek için sirkeyi kullanıyorum. Sirkenin, normal mutfak temizleyicilerimden daha etkili olduğunu lavabomda fark ettim. Kireçle kaplı çaydanlığımı da özel temizleme tabletleri yerine, iki yemek kaşığı konsantre sirke ile kaynatarak ışıl ışıl hale getirdim.

Sirkenin başka ne gibi avantajları var? Temizlikte bakterileri ve mikropları öldürme gücüne sahip mi? En önemlisi, bu doğal ürün çevre ve sağlık açısından geleneksel temizlik ürünlerine göre daha mı güvenli?

İnternet, sirkeyi her iş için uygun bir çözüm olarak tanıtan içeriklerle dolup taşıyor; “toksik” temizlik ürünlerine kıyasla daha güvenilir ve çevre dostu bir alternatif olarak öne sürülüyor.

Bu iddialar bir nebze mantıklı görünse de, sirke aslında fermente edilmiş bir alkol ürünüdür ve uzun zamandır gıda koruyucu ve temizlik malzemesi olarak kullanılıyor. Ancak ben, destekleyici kanıtlar aradım.

Üç farklı uzmanla görüştükten sonra, sirkenin bazı fayda iddialarının gerçek olduğunu öğrendim. Ancak bu faydaların, kullanıldığı alana ve kirliliğin türüne bağlı olduğunu keşfettim.

Pennsylvania’daki Pittsburgh Üniversitesi’nde kimya mühendisi olan Eric Beckman, sirkenin ana bileşeni asetik asidin, özellikle kireç çözücü olarak en etkili olduğuna dikkat çekiyor. Kireç ve pas, sirke gibi asidik sıvılarda daha kolay çözülüyor.

Almanya’daki Rhine-Waal Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden mikrobiyolog Dirk Bockmühl ise limon suyunun içerdiği sitrik asidin, kireç çözme konusunda daha etkili olduğunu savunuyor.

Ancak sirke her durumda en iyi seçenek değil. Beckman, sabunun yağı etkili bir şekilde temizlediğini ve karbonatın ise yemek pişirme sırasında yapışan işlenmiş yağları kırmakta etkili olduğunu belirtiyor.

Beckman ayrıca, sirkeyi karbonatla karıştırmak gibi popüler uygulamalara karşı çıkıyor; bu karışımın kimyasal olarak etkisiz olduğunu vurguluyor. “Her ikisini de kullanıyorum ama birlikte değil. Birlikte kullanıldıklarında etkisiz hale geliyorlar” diyor.

Bockmühl, sirkenin güçlü bir antimikrobiyal olarak sunulmasına rağmen gerçeğin daha karmaşık olduğunu ifade ediyor.

‘Kahve Makinelerine Zarar Verebilir’

2020 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, sirkenin hastalık yapan bakteriler, virüsler ve mantarlara karşı etkili olabilmesi için gereken asetik asit konsantrasyonunun yalnızca %5’te devreye girdiğini göstermiştir. Koli basili de dahil olmak üzere yaygın beş bakteriyi etkisiz hale getirmek için genel olarak %10’luk damıtılmış konsantrasyona ihtiyaç vardır.

Bu konsantrasyonlar bile, belirli antibiyotiklere dirençli olan inatçı MRSA bakterisi gibi bazı mikroplara karşı etkili olamamaktadır; henüz test edilmeyen sayısız bakteri örneği ise bulunmaktadır.

Beckman, sabunların bakterilere karşı daha etkili olduğunu belirtirken, standart dezenfektanların ise virüs kampulları ve küfler üzerinde daha iyi işlediğini ekliyor.

Beckman, çamaşır suyu gibi sert kimyasalların kesinlikle her şeyi öldürebileceğini ama yanlış kullanımlarda tehlikeli olabileceğini ifade ediyor.

Bockmühl ise, sirkenin mikropları etkisiz hale getirmesi için genellikle yüksek bir konsantrasyona ihtiyaç duyulacağını vurguluyor. “Temizlik solüsyonunuza sadece bir yemek kaşığı sirke ilave ederseniz” etkili olmayacağını belirtiyor.

Fakat, asetik asit oranı arttıkça ciltte tahriş yapabileceğini de unutmamak gerekiyor. Gözle temas durumunda da zararlı olabiliyor. Hava geçirmez yüzeyler ve doğal taşlar üzerindeki olumsuz etkileri de dikkat çekici:

İtalyan kimyager Dario Bressanini, sirkenin bakır, bronz ve pirinç gibi doğal taşları aşındırdığını söylüyor. Ayrıca, bulaşık ve çamaşır makinelerinde bulunan kauçuk contalara zarar verebiliyor ve kahve makinelerinde ise sorun yaratabiliyor. Ancak, cam ve seramik yüzeyler gibi dayanıklı malzemelerde kullanmanın sorun olmayacağını belirtiyor.

Bockmühl, ev yapımı temizlik ürünlerinin genellikle talimatlar veya güvenlik önerileri olmadan piyasaya sürüldüğünü hatırlatıyor.

Sirkenin sağlık açısından risklerini geleneksel temizlik ürünleriyle karşılaştırmak için İngiltere’deki York Üniversitesi’nde iç mekan hava kimyası üzerine çalışan Nicola Carslaw ile görüştüm.

Temizlik ürünlerinin ev içi hava kalitesinde yarattığı etkiler konusunda kaygıları var. Profesyonel temizlik çalışanlarının diğer meslek gruplarına göre daha yüksek astım oranlarına sahip olduğu biliniyor ancak bu durumun tek bir ürünle ilişkilendirilmesi zor.

Carslaw ve ekibi, 23 farklı temizlik ürününün testlerinde çoğunun havada uçucu kimyasal bileşikler yaydığını bulmuş. Özellikle, bitkilerde ve çiçeklerde bulunan esans yağlarının ana bileşenleri olan terpenler, havadaki ozonla etkileşime girerek küçük parçacıklar oluşturabiliyor. Bu boyuttaki parçacıkların solunması, akciğer ve kalp hastalıklarıyla ilişkilendiriliyor.

Carslaw, “Burnunuz büyük parçacıklar için iyi bir filtre görevi görse de, küçük parçacıklar akciğerlerinize ve kan dolaşımınıza ulaşabiliyor” diyor.

Araştırmaları sonucunda, “doğal” veya “yeşil” olarak tanıtılan ürünlerin de bu açıdan daha sağlıklı olmadığını saptamış.

Carslaw, “Doğal/yeşil ürünler, standart ürünlere kıyasla daha fazla VOC içeriyor ve birçok durumda daha reaktif” ifadelerinde bulundu.

Ancak sirke, yalnızca su ve asetik asitten oluştuğu için “aynı biçimde kimyasal olarak reaktif değil” diyor.

Bir diğer avantajı ise genellikle sprey yerine yüzeyleri silmek için bir beze uygulanıyor olması. Araştırmalar, sprey formundayken kullanılan temizlik ürünlerinin, solunum sistemi üzerinde daha olumsuz etkiler yarattığını gösteriyor.

Son olarak, ciltle temas riski olduğunda eldiven giymeyi, ortamın iyi havalandırılmasını ve hangi ürünü kullanırsanız kullanın aşırı temizlikten kaçınmanızı öneriyor.

Geriye bir soru kalıyor: Sirke, geleneksel temizleyicilerden daha çevre dostu mu?


Getty Images
Araştırmalar, sprey temizlik ürünlerinin solunum sistemi üzerinde daha zararlı etkilere sahip olduğunu gösteriyor.

Beckman, bu sorunun kolay bir cevaplanabilir olmadığını belirtiyor.

İdeal olarak, temizlik ürünlerinin yaşam döngüsünü baştan sona izleyen analizlerin yapılması gerekiyor. Ancak pek çok firma bunu kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmiyor, “yeşil” olduklarını iddia etmelerine rağmen.

“Sirkenin avantajı basitliğinde yatar” diyor Beckman.

Geleneksel temizleyicilerin çoğu, birden fazla bileşen içeriyor ve çoğu enerji tüketen süreçlerde endüstriyel olarak üretiliyor. Sirke ise şekerin doğal fermantasyonu ile elde ediliyor.

Sirke üretiminin çevresel etkisi, kullanılan şekerin kaynağına göre değişiyor – ister üzüm, elma, tahıl, patates veya pirinç olsun – bunlar çoğunlukla yenilenebilir kaynaklardır. Bockmühl ise, bunun yalnızca doğal olarak fermente edilmiş sirkeler için geçerli olduğunu, aynı zamanda sentetik sirkelerin de bulunduğunu hatırlatıyor; bunlar fosil yakıtlar kullanılarak üretiliyor ve çevreye zararlı etkiler yaratıyorlar.

Sonuç olarak, sirkenin ömrü boyunca çok az çevresel etkisi olduğu belirtiliyor. Sabunlardaki birçok bileşen, sert moleküller olup kolayca biyolojik olarak parçalanmazlar. “Sirke, alışılagelmiş temizlik ürünlerinden daha az çevresel etki yaratarak sürdürülebilirlik açısından avantaj sağlar” diyor Beckman.

Tüm bu bilgiler ışığında, sirke kullanmanın benim için anlam kazandığını hissediyorum. Belki yüzeylerdeki mikropları geçici olarak temizlemek için sirke kullanmayacağım, fakat kireç ve pası gidermek için birebir olduğunu biliyorum. Sürdürülebilir ve sağlıklı bir ürün kullandığımı düşünmek, bence bu güçlü doğal maddenin faydalarının en önemli parçalarından biridir.

“`

Related Posts

Türk kahvesi içen herkes bu hataya düşüyor!

Türk kahvesi, sadece bir içecek değil; sohbetlerin, misafirperverliğin ve geleneklerin ta kendisi. Ancak uzmanlar, pek çok kişinin bu keyifli alışkanlık sırasında farkında olmadan büyük bir hataya düştüğünü belirtiyor. Üstelik bu hata, uzun vadede sağlığınızı olumsuz etkileyebilir!

Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar risk altında! Bu saatlerde dışarı çıkarmayın

Yaz aylarında çocuklar genellikle açık havada daha fazla zaman geçiriyorlar. Güneş ışınları D vitamini nedeniyle çocuklar için faydalı olsa da, gerekli önlemler alınmadığında güneş çarpması, güneş yanıkları ve dehidratasyon (susuz kalma) gibi pek çok sorun oluşabiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Berrin Arslan, çocukları güneşten korumak için 8 önemli kuralı anlattı.

Uzmanı uyardı: Kalp sağlığınız için ‘tadımlık’ et tüketin!

Yaz aylarına denk gelen Kurban Bayramı’nda et tüketiminde aşırıya kaçılmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Bilal Boztosun, özellikle kalp ve damar hastalarının bu dönemde beslenmelerine özen göstermesi konusunda uyarılarda bulundu.

Kurban etini hemen poşetlemeyin: Zehirlenmeye kadar gider

Türkiye Kasaplar, Besiciler, Et ve Et Ürünleri Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, kurban etinin doğru muhafaza edilmesi gerektiğini belirterek, “Kesilen etleri hemen poşetlere doldurup dolaba koymak büyük hata, zehirlenmeye kadar gider” dedi.

Yağlanma, kepek, kaşıntı, dökülme! Saç derisi detoksu nasıl yapılır?

Sağlıklı saçlar, sağlıklı bir saç derisiyle başlar. Günlük yaşamın koşuşturması, çevresel kirlilik, kullanılan ürünlerin kalıntıları ve bazen farkında olmadan yaptığımız hatalar… Hepsi saç derimizin doğal dengesini bozabiliyor. Bu dengesizlik zamanla yağlanma, kepek, kaşıntı ve hatta saç dökülmesi gibi sorunlara yol açabiliyor. Peki ne yapmalı?

Hamilelikte bu mineral eksik olursa, sonuçları bir ömür sürebilir

Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı, iyot eksikliğinin özellikle hamilelik döneminde bebeklerin zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Uzmanlar, IQ düşüklüğü ve öğrenme sorunlarına karşı iyot tüketiminin önemine dikkat çekti.